Ne yaşanırsa yaşansın, başka merkezler ne kadar çok ortaya çıkarsa çıksın modanın kalbi Fransa’da atıyor. Paris moda dünyasının başkenti. Burada yetişen, çoğunluk burada çalışan dünyaca ünlü modacıların söyledikleri, yaptıkları buradan bütün dünyayı etkilemeye başlıyor.
Bu dünyada işler tamamen dış görünüş üstüne dönüyor ama sektörde emek verenlerin ortak paydada buluştuğu değişik fikirler de yok değil. Şaşırtıcı olan bu fikirlerin yeni sezonda ne giyileceği üzerine olmadığı. Ya da popüler olacak renkler onlar için bazen ikinci planda kalabiliyor. Ünlü modacılar moda dünyasına artık başka şeyler anlatmaya çalışıyorlar.
Kıyafeti Taşımak Yetmiyor
Tasarımcılar bazen içlerini döküyorlar. Örneğin dış görünüşün bazen çok sahte olduğunu, karakterin görünümden çok daha fazla önem taşıdığını anlatmaya çalışıyorlar. Trendleri takip etmek ise onlara göre pek gerekli değil aslında. Yaşamınıza uymayan akımları izlemenin anlamsız olduğunu söyleyiveriyorlar. En dikkat çekici cümleler güzellik üzerine geliyor. “Güzellik sadece bir maske.
Eğer o maskenin arkasında kişilik ve akıl yoksa o güzellik sıkıcıdır” demek anlayana çok bile. Sıfır beden mankenler ise aslında onları kızdırıyor. Özellikle genç kızlarda sıfır bedeni ve aşırı makyajı gereksiz buluyorlar. Bu sanki moda dünyasının genç kızlara sahip çıkması gibi bir şey. Kıyafeti taşımak işinden başka düşüncelere ulaşmak bir bilinçlenme süreci.