Polisiye her zaman için kitap kurtlarınca sevilen bir tür olmuştur. İpuçları, cinayetler ve ünlü “Katil uşak mı?” sorusu polisiyelerden kalmadır. Bu alanda esas güzellik ortalarda elinde silahla bıçakla gezen, sapık katillerin olması değil, insanın yüreğini ağzına getiren o heyecan dolu atmosferin sürekli gündemde kalmasıdır. Zekanın öne çıkmasıdır, vahşetin değil. Bu ortamı kadın yazarlar sanki daha iyi yaratabiliyorlar.
Trendeki Yabancılar romanıyla başlayan yazarlık macerasını Bay Ripley karakteri ile taçlandıran
, konunun önde gelen ustalarından. Bir başka polisiye ustası Ruth Rendall’ın eserlerinde de ortada kan, silah, ceset falan yok ama siz heyecandan yerinizde duramıyorsunuz. İki usta yazar polisiye alanında çok iyi eserler verdiler ama hiç biri Agahta Christie değildi. Agahta Christie yazdığı seksen polisiye romanla ve yarattığı iki muhteşem dedektif tipiyle ölümsüzleşti. Biri Hercule Poirot idi, diğeri sevimli kız kurusu Miss Marple. 1890 yılında doğan Christie hayatında 11 gün ortadan kayboldu, nerede olduğu bilinemedi. Bu arada ünlü Şark Ekspresinde Cinayet romanını İstanbul Pera Palas’ta 411 numaralı odada yazdı. Fare Kapanı adlı oyunundan uyarlanan tiyatro oyunu 22 yıl aralıksız olarak Londra sahnelerinde oynadı. Ve 1976 yılında öldüğü zaman İngiltere Kraliçe’sinin ona verdiği Britanya İmparatorluğu’nun Kadın Komutanı ünvanına sahipti. Kitaplarıyla kazandığı paranın ailesine üç kuşak yeteceği söyleniyordu.