Sinema kimilerimiz için son derece büyük bir tutku. 2 saat sinema koltuğunda insan yaşamdan kopup başka alemlere, başka yaşamlara dalabiliyor ve dahası tamamen kendisi ile olabiliyor. Sinemanın büyüsü bir başka. Öyle bir büyü ki üzerine muhteşem filmler bile yapılmış.
İnsanların sinema beğenisi ile kendilerini yaşamda konukladıkları yerden, aldıkları eğitimden, kültürlerinden kaynaklanıyor. Kimi macera filmi seviyor, kimi dram, kimi aşk. Burada bahsedeceğimiz film ise tüm bu kategorilerin hepsi içinde yer alabilecek ama hiçbirini de kapsamayan 6 dalda 2017 Oscarlarına aday olan bir film. Ülkemizdeki adıyla Yaşamın Kıyısında ya da Orijinal adıyla Manchester By the Sea.
Başka Yerden Bir Film
Konu birçok Amerikan filminde rastlanan bir konu ama film hiç de Amerikan sinemasının kalıpları ile gitmiyor ve birçok sahnesinde cidden yüzünüze bir şamar yemiş gibi hissediyorsunuz.
2.5 saat gibi oldukça uzun olan film bittiğinde aslında filmi saatlerce izleyebileceğinizi hissediyorsunuz yine sıra dışı finaliyle film son anında bile izleyicileri ters köşe yapmayı başarıyor.
Bağımsız sinemanın en iyi örneklerinden.Müzikler yerli yerinde kimi sahnelerde gülmeye başlarken boğazınızda kocaman bir düğüm hissediyorsunuz. Başrol oyuncuları filmin inandırıcılığında en büyük etken.
Basit olayların nasıl anlatılacağının en güzel göstergesi birçok eleştirmenin de ortak görüşü olduğu gibi bir başyapıt. Ama tüm bunların yanında film için söylenebilecek en önemli söz insanların yaşanmışlıklarının onların davranışlarını nasıl değiştirebileceğine dair sağlam bir vurgu yapması.
Ne demek istendiğini ise izleyip görün ve sinemanın büyüsüne yeniden kapılın.