Tasarımın bir tutku, bir hobi, hatta bir fantezi olduğu İskandinav tarzını duymuşsundur. Beyaz duvarlar, ahşap zeminler, basit ve modern mobilyalar gibi belirgin özelliklerden bazılarını almak kolaydır; ancak hikâyenin daha fazlası olması gerekiyor, değil mi?
İskandinav tasarımının öne çıkan dekorasyon stili olma yolunda ilerleyişi 21. yüzyılın başında zirvedeydi. Dünyadaki iç mekân stilleri aslında 19’uncu yüzyılın sonunda başladı. Yol boyunca, imparatorluklar yükseldi ve düştü, dünya iki kez savaşa gitti, dünya görüşleri değişti. Sanat, felsefe ve mobilyalar kendilerini ve birbirlerini izledikleri yolları değiştirdi.
Hans Wegner, Eero Arnio ve (IKEA’nın kurucusu) Ingvar Kamprad gibi tasarım tarihindeki en yetenekli ve önemli isimlerin bir kısmını araştırın, 1950’lerin ortalarından bu yana tasarımın neredeyse her yönünü etkileyen bölgesel ev dekorasyonu hikâyesini bulursunuz.
İç Dekorasyonda İskandinav Stili için Gerekenler
Ahşap ve taş gibi doğal dokular, perdeler ve daha küçük, modern halılar ve de zarif minimalist estetiği vurgulayan basit, sade bir düzenlemeye vurgu yapıyor. Sandalyeler ve aydınlatma tasarımları, aynı zamanda, İskandinav tasarımının dünya sahnesinde 50’li yılların başında ortaya çıkışı tarafından etkilenen, yüzyılın ortalarında modern bir stildir.
Popülerliği 1960’la 80’li yıllar arasında gerilese de, 90’lı yılların sonlarına ve 2000’lerin başlarına damgasını vuran sürdürülebilirlik odaklı trend iç mekân dekorasyonunda yeni bir soluk yarattı. Bugün tanıdığımız İskandinav tarzında dizayn edilmiş odalar, ışığı vurgulamak için beyaz duvarlarla övünme eğilimindeler.
Tüm İskandinav stili düzenlemelerin çoğu, daha küçük alanlar için bile düzenli ve basittir. İskandinav tarzı tüm mekâna, herhangi bir odanın amacı olan olarak rahat ve hoş bir duygu verir.